Ana içeriğe atla

Makale

Makale

Herhangi bir konuda bilgi vermek, bir gerçeği ortaya koymak, bir tezi kanıtlamak veya bir düşünceyi savunmak amacıyla kaleme alınan ve temel öğesi fikir olan yazılara “makale” denir.
Makalenin özellikleri şunlardır:
  • Makalede temel unsur düşünce “fikir”dir.
  • Yazar, herhangi bir konudaki görüşlerini, belli kanıtlar, belgeler, inandırıcı veriler kullanarak anlatmaya çalışır, böylece okuyucuyu bilgilendirmeyi amaçlar.
  • Makalenin amacı; açıklama, eleştiri, tanıtım, bilgilendirme de olabilir. Ama genellikle eleştirel tutum ön plandadır.
  • Makaleler, yazıldıktan sonra bir araya getirilerek makale kitapları şeklinde yayımlanabilir.
  • Makalede açık, anlaşılır, ciddi bir dil kullanılır.
  • Makaleler öğretici yazılardır. Bu nedenle yazar tutarlı, tarafsız, bilimsel bir üslûp kullanır.
Makale Türleri
Makaleler seçilen konuya göre uzun ya da kısa olabilir. Makale her konuda yazılabilir. Makalenin yazılacağı konu güncel olabileceği gibi, felsefi, bilimsel, sanatsal da olabilir. Ancak edebî makale sanatla ilgili konuları işler. Makaleler niteliklerine göre temelde “edebî makale” ve “mesleki makale” olmak üzere iki grupta toplanabilir.
a. Edebî makale: Dil, edebiyat ve sanatla ilgili konuları işleyen makale türüdür.
b. Meslekî makale: Tıp, ekonomi, sosyoloji gibi bilimin ve bilime dayalı mesleklerin değişik dalları ile ilgili konulan işleyen makale türüdür.
Türk Edebiyatında Makale
Türk edebiyatında makale türünün ilk örnekleri Tanzimat döneminde görülür. İlk makale, Şinasi tarafından çıkarılan ve ilk özel gazete kabul edilen Tercüman-ı Ahval de (1860) yayımlanmıştır. Türk edebiyatındaki bu ilk makale Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi‘dir. Namık Kemal, Ziya Paşa, Şemsettin Sami, Muallim Naci, Beşir Fuad gibi sanatçılar bu türün gelişmesini sağlamıştır. Servet-i Fünun döneminde ise bu tür yayılmış, gelişmiş, olgunlaşmıştır. Türk edebiyatında makale türünde Hüseyin Cahit, Cenap Şahabettin, Fuat Köprülü, Nurettin Topçu gibi sanatçılar eser vermiştir.
Makale Örneği
“Çağın yalnızca bir zamansal bölümlemeyi ifade etmediği ve bunun belirlenmesinin de zaten son derece sübjektif olacağı noktasından işe başlamak mümkün olabilir. Çünkü insanlar zamanın akışını tarafsız ve sabit bölümlere ayırmak üzere astronomik kıstaslar kullanmaktadırlar. O halde çağ daha çok, tarihin niteliksel bölünmesi olmaktadır. Bu durumda ilk soru belirmektedir: Hangi tarih? Eğer dünya tarihi tüm zamanı ve mekânı itibarıyla homojen bir süreçten geçtiyse, tarih yoğunluğu veya daha keskin bir ifadeyle de ölçülebilir bir süreç ise, bu tarihin “çağlara bölünmesi kabul edilebilir nitelikte olacaktır. Ama eğer böyle değilse, o zaman birden çok “tarih” ve bu tarihlerin mekâna, zamana göre farklı yoğunlukları olacaktır ki, o zaman evrensel bir çağ bölünmesi savunulabilir olmaktan çıkacaktır…”
(Mehmet Ali KILIÇBAY)
(ALINTIDIR)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şiirde İmge

İMGE ♦ İmge (hayal), şiiri şiir yapan, onun özünü oluşturan öğelerden biridir.  “İmgesiz sanat olmaz; şiir ise hiç olmaz.” “Şiir, imgelerle düşünme sanatıdır.”  gibi birçok söz vardır ki şiirde imgenin önemini vurgular. İMGENİN VARLIK NEDENİ ♦ Dil, bilindiği gibi sınırlı sayıda sözcükten oluşur. Sözlükler, bir dildeki sözcüklerin tamamını olmasa da önemli bir kısmını bir araya getiren eserlerdir. Örneğin TDK’nin Türkçenin en kapsamlı sözlüğü olan Büyük Türkçe Sözlük’ünde 616.767 söz varlığı bulunmaktadır. Peki, bu söz varlığı, insanın duygu, düşünce ve hayal dünyasını ifade edebilmesi için yeterli midir? Ya da evrende var olan her şeyin karşılığı dilde de var mıdır? Kuşkusuz, ne insanın duygu, düşünce ve hayal dünyasına ne de evrenin zenginliğine bir sınır çizilebilir. Dilin bu sınırlılığı karşısında insan bazen kendini ifade etmekte yetersiz kalabilir.  Orhan Veli ‘nin “ Bir yer var, biliyorum/ Her şeyi söylemek mümkün/Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum/Anlatamıyorum “di...

Şiir

Şiir Sanatı Ile İlgili Temel Kavramlar Ve Bilgiler Şiir kavramı  tarih boyunca binlerce kez tanımlanmıştır. Bu tanımların hepsi birbirinden farklıdır ve pek çoğu da yanlış olarak nitelendirilemez. Çünkü çoğu zaman duygulara seslenen şiir, farklı yorumlara açık bir edebî tür olduğu için şiirin kesin bir tanımının yapılması da zordur. Şiir , Türkçe Sözlük’te şu ifadelerle açıklanmaktadır: “Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım, koşuk”. Bu tanımda “sembol, ritim, uyum” ve “bütünlük” kavramları dikkati çekmektedir. Bu kavramların pek çok şiir için anahtar kelimeler olduğu söylenebilir. Türk ve dünya edebiyatında şiirin dinî törenlerde söylenen ahenkli sözlerle birlikte ortaya çıktığı ve edebî türlerin en eskisi olduğu bilinmektedir. Şiir, dilin çok anlamlılığı ve ahenkli oluşu ile diğer edebî türlerden ayrılır. Şiirde bir araya gelen keli...

Edebi Sanatlar

1.)TEŞBİH(BENZETME) Sözü daha etkili duruma getirmek için aralarında ilgi bulunan iki unsurdan güçsüzü olanı güçlü olana benzetmektir. Benzetmede dört unsur bulunur: a)Benzenen b)Benzetilen c)Benzetme Yönü d) Benzetme Edatı Bu öğelerin kullanılıp kullanılmaması açısından da üç çeşit benzetme vardır: Çocuk tilki gibi kurnaz biriydi. Minik yavrucak elma gibi kıpkırmızı yanaklarıyla gülücükler saçıyordu. Benzeyen Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden Toprağa diz vuruşu dağ gibi zeybeğin Binalar kale gibi olduğundan içeri girilemiyordu.  B.tilen B.nen B.E Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? B.tilen B.yen  Karısına yıllarca cehennem hayatı yaşattı. B.tilen B.yen  Muavin,yolculara: Pamuk eller cebe!    diye bağrıyordu. B.tilen B.yen 2.İSTİARE(EĞRETİLEME)   Benzetmenin asıl unsuru olan benzeyen ve benzetilenden yalnızca biri kullanılarak yapılır. a.)Açık İstiare: Benzeyenin bulunmayıp yalnızca benzetilenle yapılan istiar...